6 Eylül 2007 Perşembe

"bir kış gecesi eğer bir yolcu..."

günde yarım saat "kasetten" japonca dersi, bir iki bölüm inuyasha, birkaç manik birkaç da depresif kriz (bunların bazıları 12 dev adamın maç saatlerine denk düşüyor genellikle), bir iki saatlik proje etüdü, okuma seansları, yazma denemeleri ve blog. geçiş dönemi yaşam düzenim yaklaşık olarak böyle bir şey.

geçiş dönemleri iyidir, eskileri analiz etmek ve anlamlı bir paket haline getirmek, yani kafaya defrag yapmak için değerlendirebilirsin bu süreyi. bir aşkın sonunda, yenisine başlamadan önce ne kadar ihtiyacın varsa bir işten ayrılıp diğerine giriştiğinde de bir ara vermek o kadar faydalıdır (all your base are belong to us). pek ara vermiş gibi değilsek de level'daki alışkanlıklarımızı terk etmek, yerine daha sağlıklı bir şeyler koymak için iyi bir süreç bu. bir de şu acayip rüzgâr dursa, mis gibi bir yağmur yağsa...

bu arada şimdiye kadar joystiq'ten başka blog takip etmeyen biri olarak fazlasıyla bu atmosfere bulanmış durumdayım, hiç de şikayetçi değilim. en son varolmayan şövalye de nefis bir kitaptan nefis bir blogcuya dönüşmüş durumda. bunlar hep görmek istediğimiz şeyler tabii.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

''Ne yazsam acaba ?'' diye kara kara düşünürken buraya yazma sebebimi yazmaya karar verdim. Çünkü '0 yorum vardı' ve bu 'hiçliğe varlık yükleme hali' hoşuma gitmedi. Gereksiz Polyanna efekti gibi geldi. Hayatımda birşeyin ilki olmak istediğimden değil yoksa. (:

UYARI(Bir Dost): Siz, ki bu toprakların en yetkili insanı, ingilizce bilmeyenleri de kucaklayın/kucaklatın. ''All your base are belong to us'' ne demektir. Zahmet olmazsa yanına (küçücük minicik bir parantez içine) anlamını(türkçe :D) yazsanız biz vatandaşlar çok mutlu oluruz. Ve birbirimizi daha iyi anlarız ;)
NİYO

homesick alien dedi ki...

sevgili niyo,
yazıyı göndereli 15 dakika filan oldu sanırım ve tekrar sayfaya döndüğümde 1 yorum ibaresini görmek doğrusu şaşırttı (ve haliyle sevindirdi) beni:) bu blogun en hızlı yorumcusu olarak sana teşekkür ediyorum. eline koluna sağlık.

nota not: "all your base are belong to us", yeni çağ literatürüne "kurulmuş en kötü ingilizce cümle" olarak geçmiş, acayip popüler olmuş bir kalıp. bir japon çizgifilminden yanlış tercüme kurbanı bi şey. ben de "amanın bu kurduğum cümle hiçbi şeye benzemedi" anlamında koymuştum parantez içine. eh, biraz dolambaçlı bi yol seçmişim demek ki :)

Adsız dedi ki...

bende japonca dersi almak istiyorum :) kaset adi neydi :D

Adsız dedi ki...

ben de ilk kez blog takip eder durumdayım.aleti kapatmadan önce girip bir bakıyorum fena olmuyor.

yeni dergi için bir şeyler düşünüp ediyorsunuzdur mutlaka.nacizane isteğim farklı bir şeyler olabilsin içinde.bir kere yeni olması, içinde sizlerin olması birçok kişi için kafi ama farklı da olsun biraz.öyle istiyorum ben.
bir de dergi çıkınca buralar sessiz kalmasın istiyorum...

inesis. dedi ki...

iltifat ediyorsunuz...

Adsız dedi ki...

Merhabalar Serpil abla, LEVEL la 3 yıl geçirmiş olmam beni dergiye gönülden bağladı sizlerin dergiden ayrılmanız gönlümü dağladı ( kafiyeli oldu be :D .) Sonuna kadar arkanızdayım, yeni dergi çıksın tüm arkadaşları bağımlı yapıcam ! SASUTÖ unutulmayacak !

Eski Ming hanedanlığı imparatoru moğolları Çin'den çıkardıktan sonra hainler tarafından ihanete uğrar ve şöyle der :

Önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır fakat arkandan atılan oktan korunamazsın.

Size de aynısı oldu fakat bu sefer siz mızraktan kaçabileceksiniz arkanızdan gelen oklar benim vücuduma saplanacaktır. Arkanızdan ayrılmayacağım. HEP DESTEK TAM DESTEK OLACAĞIM !

SASUTÖ FOREVER !

saygılarımla...
MR.Kubidik
( Sinan abi inbox tan tanır :D )

Dharkan dedi ki...

Selamlar,

Japonca merakı anime izlemekten kaynaklanıyor değilmi? Ben anime izlemeye başladığımdan beri Japonca öğrenmeye çalıştığım için, ve aynı çaba içerisinde olanları tanıdığım için, sormak istedim :)

Ayrıca şu blog merakı son olaylardan sonra bende de başladı. Sizlerin blog'ları takip ediyoruz bu ara, bir anda kendi kendime " Ya blog açsammı, ilginç olabilir aslında. Evet evet açayım" tarzı bir cümle sarf ettikten sonra açtım blogumu. Bakalım nasıl birşeymiş.

Fazla uzun ve alakasız konuşmuş gibi hissettim kendimi, ayrıca konsere geç kalıyorum, sıktıysam okuyan herkes affetsin beni.

Dharkan out.

Adsız dedi ki...

Benim de eskiden beri japonlara bir hayranlığım vardı.Çalışkan,kendi değerlerine bağlı,sempatik insanlardır.Japonca öğrenme isteğimse doğru düzgün anime izlemeye başladığımdan beri artmaya başladı.Serpil hanım size günde yarım saat kasetten(?) japonca dersleri ve bir kaç bölüm inuyasha(özellikle inuyasha mı?)izlemek yetiyor mu?Ne zamandan beri bu şekilde devam ediyorsunuz ve etkili bir yöntem mi?
-DreameR-

homesick alien dedi ki...

japonca'ya ben de anime merakı yüzünden sardırdım. aslında bundan önce de ispanyolca, fransızca, osmanlıca ve bir zamanlar (15 yaşın "ben farklıyım" hezeyanı gereği) sanskrit dili için girişimlerim olmuştu. ama hepsi boyumu aştı. japonca konusunda da çok iddialı değilim ama en azından düzgün bir setten (pimsleur) faydalanıyorum ve birkaç kalıp öğrenmek eğlenceli geliyor. sanırım çok bi şey beklemediğiniz sürece "yeterince" iyi. önerebilirim.

derslerin inuyasha'yla çakışması bir tesadüf. takip ettiğim başka animeler de var ama şu sıra sadece inuyasha izlediğim ve dersleri de bir haftadır filan aldığım için böyle oldu. siz damak tadınıza uygun bir animeyle de uygulayabilirsiniz yani..

dharkan dedi ki...

Bleach, Fruit Basket ve Full Metal Alchemist kullanıyorum günde bir ölçü, hoş oluyor memnunum. :)