1 Haziran 2012 Cuma

heads will roll

gecenin bir saati ofisten çıkıyorum. inleyen bir rüzgar, selam, titriyorum. hırkam elimde, üstüme geçirmeye halim yok. bedensel bir yorgunluk mu bu? alakası yok, kolumu kaldırabilirim, kaldırıp bir yerlere vurabilirim, havada defalarca çevirip yanağıma patlatabilirim, verdiği acıyla ağlaya ağlaya saatlerce yürüyebilirim.
iyi değilim ama bu bedenimle ya da rüzgarla ilgili bir sorun değil, hayır. gerçekten üşüyorum. daha çok da gerçeklikten.

geçmesin bu titreme. sıcağın uyuşukluğuna sığınasım yok. dişlerim çarpmasın diye birbirine kenetli. sokak lambasının aydınlatmaya yetmediği basamaklardan, ay ışığının aydınlatmaya yetmediği düşüncelerimi dolayarak ayaklarıma, iniyorum. arabaya yürürken tek bir fikrim var bundan sonrasıyla ilgili. kontağı çevireyim, müzik çalsın, yol aksın, ama farları yakmayayım. aklımdaki en parlak fikrin bile karanlıktan beslendiği türden bir gece bu.

arabaya biniyorum, kontağı çeviriyorum, kingdom of rust kaldığı yerden çalmaya başlıyor, farları yakmıyorum. kafamın ucunda bi yerde birazdan gireceğim tem, geceleri temi kullanma özgürlüğüne kavuşan tırların hız kutlamaları ve kutlamanın en can alıcı noktasında pastadan çıkan, tali yoldan önlerine atlayan ben. sürpriiuubamm! tüm depresifliğime rağmen birazcık eğlenmiş olabilirim bunu düşünürken, ama bak çok az!

daha eğlencelisi oluyor. daha sokağın ucuna gelmeden bir çift göz parlıyor yolda, belli ki benim kadar dertlenmemiş, farlarını yakmaya üşenmemiş bir kedi bu. ödüm kopuyor... ya çarpsaydım? tüm bu salaklığın ortasında bir de kedi ezseydim? fren. bir nefes al. farları yak. şarkıyı değiştir. "off with your head, dance 'til you're dead, heads will roll, heads will roll, heads will roll on the floor!" hedırol, hedıroll...


11 Şubat 2012 Cumartesi

the something rain


the something rain, yeni tindersticks albümünün ismi. içi dolu dolu bir something, gürültülü ve olması gerekenden şiddetli bir rain. son iki yılda kaybedilmiş insanların anısına yazılmış, öyle diyor stu, "ama ağıt falan değil"miş. "it's to them. but it's for us. we are still drinking, laughing, crying, fighting, fucking, making our music. they wouldn't have wanted it any other way."

albümün yayınlanan ilk kaydı medicine'dı ve devamını fena halde beklemeye değer hale getirmişti benim için. sadece iki gündür dinliyorum ama evet, beklediğim şeylerin bir kısmını bulmuş durumdayım. özellikle ilk 6 şarkı başımı döndürecek kadar güzel tınlıyor kulağımda. belki diğer üçü için de bir şeyler içsem olacak. evet, süper olacak.