20 Kasım 2007 Salı

durama!

ne fena bir eziyet... ne kötü bir niyet! amma acımasız bir dilek.

"yerinde durama e mi" demiş biri bana. duramıyorum. amaç ne, ne istiyor benden, hepsini birarada düşünüp taşınmak (taşınmak!) zorunda mıyım... peki gizem nerede? bana bu blogu açtığımda uzun uzun a'ların ve i'lerinle ilk mesajı sen atmıştın gizem. belki sesli harfleri ne kadar vurgulayabileceğini ilk mesajdan anlamamışımdır ama şimdi biliyorum işte... farketmez. dergi çıktığından beri yoksun. o kadar mı beğenmedin?

niye geceleri çalar bu kör şarkılar hep? peki gecenin sözcükleri..
>adım>soluk>baykuş>duman>sarıl>kule>tura>yanık>tınn>kırma>
boğuk>eskiz>hşşşş>hep-tura>virgül>(bazen de)nokta>bensiz>benli>
kırık>hayat... bir yüklem kadar net, bir zamir kadar "aman şahit göstermesinler" gece..>yüksüz.

bunlar mıdır? bu anahtarlarla açılan mıdır gece?

geceye>kalanlar>geceden>kalanlara>anlatsın>.

9 yorum:

efrasiyab dedi ki...

"...
Şık latife sabaha karşı yatar,
boyası temizlenmiş,
gerçek yüzü ve bir geceliğiyle,
latifedir artık.
Latife dayanamaz yalnızlığa
hemen uyur..."
...
herkes uyur...

Sonra gelir elinde kelimeleriyle rüya tamircisi, latifenin, ve latifelerin rüyalarındaki yırtıkları yamalar. zira tamirci bilir, yaşam düşlerdedir...

...
sonra bir gece latife rüyasında kendisini rüya tamircisi olarak görür, elinde kelimeleri bir o rüyaya bir bu rüyaya koşturmaktadır, ama ne hikmetse rüyalarının dikişi bir türlü tutmamaktadır. Sonra anlar meğer terziler kendi söküklerini dikemezlermiş...

öyle delik deşik rüyalarıyla, bari başkalarının rüyalarını dikeyim diye oturur klavyenin başına,
yani dikilir gecenin eşiğine, başlar kelimeleriyle geceyi açmaya;

"durama!..

:)saygılar

Smalltime dedi ki...

Gecenin sözcükleri...
Takıldığımız notkaların bir sonuca ulaşması ümidiyle söylenen ender sözcükler. Çoğu zaman doğru yolu gösterdiklerinden şüphe yok.

Gecenin dilekleri...
Solucanın magmaya ulaşma çabasından ibaret. Büyüsü bozulmadan, ama gerçekleşmesi için çırpındığımız dilekler.

Gecenin sigarası...
Kahvesiz olur mu hiç?

Sesli harflerin çok daha bol olması dileğiyle.

Adsız dedi ki...

gecenin anahtarları saklıdır içimizde ve emrimize amadedirler. ama hiç emretmeyiz, rica ederiz biz. onlar da hiç kırmaz bizi, açılırlar sessizce. gözlerimiz kapalı, gecenin karanlığına atarız kendimizi, başımıza geleceklerden korkmadan, bizi koruyan biri olduğunun bilincinde... gidiyoruz... ama nereye?..

Adsız dedi ki...

hayret, nerden çıktı bu satırlar yahu, ben "çok güzel olmuş serpil ablacım" diyecektim... hay allah...

p.s: çok güzel olmuş serpil ablacım :)

Adsız dedi ki...

karalıkta yalnız kaldığımızda, düşüncelerimizle başbaşa oluruz daha sağlıklı daha doğru düşünürüz çünkü kafamızı dağıtacak oyalayacak bir şey olmaz tek kalmışsındır yalnızsın ve iç dünyana daldığında asıl yolculuk başlar kendini sorgularsın sevgini sorgularsın okulu dersleri sorgularsın içine sinmeyen her şeyi sorgularsın ta ki uyuyana dek...

gecede hep bir huzur ve dinginlik vardır doğru açından bakınca daha rahat düşünürsün kafan boşalır rahatlarsın düş havuzunda yüzersin beyin kasların gelişir üretirsin belki yazarsın dökersin içini dertlerin dağılır etrafa kalır orda ta ki uyuyana dek...

Gİzem Aksoy dedi ki...

Serpilllll Ablaaaaaaaa_hem uzun a hem de uzun l kullanıyorum:)_ Ablacım bildiğiniz üzere pardon bilmediğiniz üzere ben bu sene lise son yani öss öğrencisi olduğumdan derslere ağırlık verdim_ya da ağırlığı tam olarak vermesem de bu bahanenin yeterli olduğunu düşünüyorum:)_ o yüzden internetle pek ilgim kalmadı. Size de o yüzden yorum atamıyorum ne zamandır. Ama şimdi buradayım ve uzunnnnnnnnn_n vurgulandı_ sizi tatmin edecek bir yorum yazacağım_msn dili kullanmamaya çalışıyorum o yüzden bu -acağım lar filan çoğunlukta_ İlk olarak dergiye bittim. Her ne kadar bunun güzel bir davranış ya da karşılaştırma ya da yorum olduğunu düşünmesem de eski dergiyle uçurum olmuş aranızda; baya bi fark atmışsınız. Goyunlara öldüm ve saydım 21 buldum ne kadar doğrudur bilemem ama kızılötesi ışın gönderdi gözlerim resmen tüm sayfaları taradım:) Okula dergiyi ilk götürdüğümde millet üstüne çullandı vermedim gidin alın satışlar artsın dedim:)Arkadaşım derginin küçük bir sayfasının kenarını yırttı yanlışlıkla olay çıkarttım arşiv hayallerim var benim;en küçük yazı karakterine zarar verdirtmem dedim. Posta idaresinde gülerken midem ağzımdan çıktı. Kısacası Serpil Ablacım ben dergiyi çooook beğendim._o lar uzun:)_ İkinci olarak RadioHead'in yeni albümünü ben de dinledim ama eskisi kadar beğenmedim. Kışa uygun bir albüm tabii ki ama bekleneni vermedi bence. Denemelerimi yazmaya devam ediyorum baya bir oldu; birkaç tanesini gerçekten çok beğendim okumak isterseniz gönderebilirim._yüzsüzlüğün bu kadarı_ Ablacım galiba bu kadar;ne kadar uzun oldu bilemiyorum ama size sesimi duyurabilmeye yeter sanırım. Eskiden biri bana "... ertelendikçe anlamını kaybeden ama yazıldıkça netleşen bir sürü hayalet sözcük var çünkü kafamızda. Onlara özgürlüğünü vermek gerekiyor." demişti ve ben de bunu yapmaya çalıştım. Kendinize ve dergiye iyi bakınnnnnnnn._n vurguda:)_ Bir de altına ad soyad yazıp imza atarsam niye postaneye vermedin diye dalga geçeceğinizden e-mail havasında kalmasında diretiyorum:)İyi günler

Adsız dedi ki...

alın size huzrsuzluk:

an ice age is coming on
about a decade or two
so better get clothing
furry and some woolly vowen

an ice age is prowling
at our backyard garden
a blizzard is forming
to bust in sparin' a pardon

Laçin dedi ki...

İyi ki birisi sana "yerinde durama emi" demiş,yoksa nasıl bu kadar yaratıcı olurdun,sevgilerle kalın,Laçin.

Gİzem Aksoy dedi ki...

Çalışma masası, viski, muhtemelen bu kadar sarhoş olmadan önce açılan bir plaktan gelen müzik sesi, masanın üstündeki, kimsenin suçu değil yerine tüm dünyayı hedef alan bir veda mektubu, hala şakağa dayalı duran bir silah, silahtan çıkmayı bekleyen kurşunlar, ama sadece biri bu zevki tadacak, sağ tarafta ikinci yol diye geçen ama tetiği çekemedin bari şunları iç diye sayıklayan haplar, her atışında geri sayan bir kalp, sevgi doluydu bir zamanlar, birazdan biteceğine inanamamak; bu duruma getiren şeylerde bile son bir geri dönüş yolu aramak, o yolu bulamamak, sonsuz huzursuzluğa gitmenin verdiği korku, iki dünya arasında sıkışıp kalmak, ikisinin de aynı sonla bittiğini anlamak, yokluğun verdiği varlık duygusu, siyah, bir deste iyiliğin bir kötülüğe bile karşı gelemeyeceğine şaşmak, sevginin yalvarışları, nefretin cesaretlendirmesi, viskiden bir yudum daha, alkolün verdiği uyuşukluğun acıyı hissettirmeyeceğine inanmak, düşünmenin kolaylığı; eylemin zorluğu, terleyen elden silahın kayması, daha hazır değilken tetiğe giden bir parmak, mucize değerinde bir refleks, toparlanma, aniden geleceğe gitme ve daha sonra bugüne dönme, değer mi sorusu, sözünden dönmemenin gururu ya da anlamsızca diretmenin enayiliği, arkada bırakılanların içindeki benim yüzümden mi oldu sorusunun verdiği haz, onların hayata nasıl devam edeceğini merak etme, yüzlerindeki acıyı görme, her şeyin bencilliğe çıktığı bu yerde yine kendini düşünme, gecenin karanlığını kırmızıya dönüştüren bir ses, bir kurşunun ömrü boyunca beklediği an; ölme uğruna öldürdüğü an, hiçbir şey renkli değil şu an ve intihar…