yerinde duramamak, oyungezer'in karakterini anlatmak için seçtiğimiz ve bence derginin en önemli özelliği. bilmiyorum bütün o eğlenceye vuran, bir şeylere inceden giydiren, hiçbir şeyi o kadar da ciddiye almayan havası içindeki huzursuzluğu, kıpırdanmayı, kendini aşma çabasını okurları da görebiliyor mu ama mesela bana her ay kök söktüren bir tavır bu. hayır bir manifestomuz falan da yok, belki de bu kuralsızlık içinde böylesine güzel sayfalar yeşeriyor, bilmiyorum (biliyorum ama çözmek istemiyorum bu dergiyi, manik depresif hallerini seviyorum, elinden tutup psikiyatra götürsek "borderline olmuş bu gariban, hii yazık" teşhisi koyacak, eminim).
neyse, dergiden konuşmayacağım. sadece o yerinde duramama huzursuzluğunu öyle çok hissediyorum ki içimde, bu sloganı kendime mal edip (serpil - yerinde duramayan dert kumkuması gibi) arkama bakmadan kaçmak istiyorum. gidilecek yer neresi ("nowhere"den başka), çalınacak kapı hangisi (alttan kaçıncı zil?), bir yerde durmak mı yoksa daha da gitmek mi (durmak, nefeslenmek biraz lütfen).. biraz yolculuk, sığınacak bir omuz, huzursuzluğu yatıştıracak sessiz birkaç dakika. bazen bütün bir rüyanın ana fikri bu (tam hatırlamıyorum ama dakikalar vardı, çok güzel, çok huzurlulardı). saatleri ayarlama enstitüsünün maneviyatına saygılarımla...
2 Eylül 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Aaa sonunda blog'a birşeyler yazmış:)
Yorum Gönder