ya ben ne eşek bi insanım. affedin sevdiğiniz biriysem ama gerçekten eşeklik değil mi eylülü sessizlikle geçirmek.. evet farkındayım, çok konuşuldu, çok sözcükler heba oldu kendilerini anlatmak uğruna, bazıları kaybedildi -huzur içinde uyusunlar-, elde hiç sözcük kalmadı bazen.. bazıları da bir daha hiç kimse tarafından kullanılmak istemeyecek kadar aşındı, eskidi, sevimsizleşti. ama ben susarak daha büyük bi haksızlık yapmış olmuyor muyum öğrendiğim her şeye. soru işaretine bile gerek duymadan, evet.
anlatın kendinizi. dışınızdaki korkunç gürültüyü susturun ve siz konuşun. üstüne kilit vurduğunuz sözcükleri de çıkartın, eskimişliğinden korktuklarınızı da, aşınmış olsunlar, mühim olan "temiz" olmaları değil mi sanki? açın ağzınızı ve söyleyin. temizlerse, gerçeklerse, sizinse onlar anlatılmalılar.. yoksa çölleşiyorsunuz. aklınız çölleşiyor. duygularınız kalıyor bir yerlerde ama o yerler uzak oluyor, gidilemiyor. siz adımınızı atmazsanız zaten kimse de elinizden tutup yanınızda yürümüyor. o yol da yalnız çekilmiyor.
ya bak işte... çöl dedim, konuş dedim, yağmur başladı.. ben bu istanbul'u seviyorum. bu griliğini.. bu muhabbetliliğini, değişkenliğini seviyorum bu şehrin. bana ve istanbul'a eylül geldi. o yağıyo, ben de dinliyorum, dinledikçe sözcükler geliyor aklıma. yağmurun altında hepsi cilalanıyor, temizleniyor. hemen gidip spore'u yazıp bitirmeliyim.. yağmuru çağıranlara, eylülü getirenlere teşekkür ederek...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
serpil uluturk imzali yazilardan asiri dozda alip komaya girmek istiyorum ugp
=) biz istemiyoruz komaya girmeni ama..
Gecenin üçünde saha görevinden dönüyor iken bir şehirlerarası yol üzerinde r.h.c.p-scar tissue'yu dinliyoruz diye kliptekilerin aynını yapmak mı lazım?..
Ama suç yol çizgilerinde; bazı gece yolculuklarında bariz bir şekilde canlı oldukarını düşündürebiliyorlar ve kesik kesik olanları; 'neler düşündüğünü biliyorum ama boşver, hem merak etme ben hep yanındayım!' der gibi...
Birbirini seven herhangi iki insandan hiçbirinin birbirlerini eşit miktarda seviyor olamayacakları; hepsinde bir tarafın mutlaka 'daha az seven' olduğu gerçeği, aynı anda hem bunun doğal olduğunu düşündürüp hem de 'iyi de neden?' sorusunu sordurtmayı nasıl başarabiliyor acaba?...
Bir zamanlar progamer'da Bulut Kent adı altında küçücük hikayeler yayınlıyordunuz. Acaba onları burada da yayınlamanız mümkün mü? Açıkçası onları okduktan sonra içimde bir yazma sevgisi oluştu -ya da zaten vardı, ve bu küçük hikayeler vasıtasıyla dışarı vurdu. Lütfen ama lütfen elinizde varsa o hikayeler -kime ait olursa olsun- burada da yayınlayabilir misiniz? Ya da hiç olmazsa e-mail olarak alabilir miyim onları? Onları her okuyuşumda kendimden geçiyorum. Sayılar çok eski ama yine de şöyle bir bakmak istiyorum ve içimde bir yer kayboluyor sanki, bir yarım o hikayeciğin içinde vücut buluyor...
Şimdiden teşekkür ederim =)
Yorum Gönder